Tereyağı aslında öteki pek çok yağ çeşidine oranla çok faydalı ve bir o kadar da hakkında az bilgiye haiz olduğumuz bir besin. Yüksek kalorili ve kolestorollü bir yağ olduğu gerçeği son dönemde negatif bir algı yaratmış olsa da faydaları da bir o denli fazla.
Gerçek tereyağı %80-90 oranında süt yağı yer ediniyor, kalanı ise su ve süt katısından oluşuyor. Tereyağını sağlığımız için fazlaca faydalı icra eden şey içinde yer edinen farklı çeşitlerdeki yağ asitleri. Bağışıklık sistemini güçlendiren lorik ve butrik asit ise bunlardan bazıları. Özellikle çayırlarda doğal beslenen ineklerden elde edilmiş tereyağında ise kilo alımına ve kalp rahatsızlıklarına karsı koruyucu tesiri olan omega-3 yağ asitleri de bulunuyor. Yağ asitlerinin yanı sıra tereyağında yağda eriyen ve vücudumuzda depolanabilir olan A,D,E; K vitaminleri ve çinko, iyot, lektin ve selenyum da bulunuyor.
Tabi ki tereyağının en önemli ve çekici yanı lezzeti. Bir parça taze ekmeğin üzerine sürülen veya mantının üzerine eritilerek dökülen bir tereyağının hazzının yeri rahat kolay doldurulamaz.
İlkbahar ve yaz aylarında yöresinde üretilen bir tereyağının aroması ise çok daha değişiktir. Çünkü bu mevsimlerde inekler yaylalarda binbir çeşitli ot ve bitkilerle beslenir. Tereyağına sarı rengini de veren bu mevsimlerde yetişen otlardır ve bu çeşitlilik yardımıyla gerçek bir tereyağı yediğinizde ineklerin yaylalarda yediği taze otların, çiçeklerin, çimenlerin, taze baharat otlarının aromasını da alırsınız.
Doğal olarak son dönemlerde seri üretimin ve standartlaşmanın artması ile beraber satılan tereyağlarının çoğunda bu çeşitliliği bulamıyoruz. Lokal üretimin de azalmasıyla bu çeşitliliğe erişmek gittikçe zorlaştı. Tereyağının kalesi Trabzon’daki tereyağı üretimi ülkemizin ihtiyacının bir tek %1-2'sini karşılayabilecek seviyede.